Norvec 4.gun: Gudvangen – Bergen Norvec’in kuzeyinde gecirdigimiz 3 gunun arkasindan biraz daha guneyine gidip Avrupa’nin gizli baskentlerinden biri olan Bergen sehrini gormek istedik. Bati Norvec’in dunyaya acilan kapisi olarak gorulen bu sehir daglarla cevrelenmis, bir yandan modern bir yandan da eski havasini koruyabilmis cok hos bir sehir. Oslo’nun ruhsuz gri sokaklari yerine burada rengarenk, birbirine yaslanarak sanki guc bulan minicik evler, ciceklerle bezenmis balkonlar, caddeler goruyorsunuz.. Sanki Oslo degil de burasi hakediyor baskentligi..
(Bergen itfaiye binasi)
Bergen’e gidis yolculugumuz da oldukca guzel gecti. Oncelikle Gudvangen’dan Flam’a vardik. Sonrasinda da daha buyuk bir feribotla Norvec’in en uzun fiyordu olan Sognefjord’u gecerek (ki yaklasik olarak 5 saat suruyor bu yolculuk) Bergen’e vardik. Bu yolculuk esnasinda da feribot cesitli limanlarda durup yolcu alip indirdi. Bunlardan en guzeli, belki o esnada gunesin de bize guzel yuzunu gostermesinden dolayi, Ballestrand limaniydi. Kaptan da oldukca neseli ve esprili biriydi; surekli yorumlar yapti duraklarda. Burasi icin de Kviknes Otelin balayi yapacaklar icin muhtesem bir yer oldugunu soyledi. Isvicrelilerin “Chalet” tarzinda yapilmis, 1. Dunya Savasi’ndan once Kral II. Wilhelm’in sik sik buraya gelip tatil yapmasiyla unlenmis denize sifir, manzarasi muazzam bir oteldi burasi.. Icinde bulundugu kasaba miniminnacik ama cok sirindi.
Feribotun ici hem sicak hem cok rahatti ama disarida boyle guzel manzaralar varken iceride oturmak benim icime sinmedigi icin vaktimin cogunu disarida atki ve beremi takarak montumun onunu siki siki kapatarak gecirdim. Deniz kenarindaki evler ki ev demeye dilim varmiyor hepsi birer villaydi birbirinden renkli, birbirinden harika dizaynlarla bizleri buyuledi.
Yolculuk esnasinda Norvec’i Norvec yapan 1960larda bulunan petrolun cikarildigi bolgelere de rasladik. Norvec’in batisindaki Kuzey Denizi’nde cikarilan petrol sayesinde su anda Norvec dunyaya petrol satan en buyuk 3. ulke. Tabi bu da Norveclilerin neden zengin oldugunu acikliyor. GSMH’nin bizim ulkemizde 5000 dolar oldugunu dusunun, bir de norvecte bu rakamin 40000 dolar oldugunu hayal edin.. Bu arada Norvec’in enerji uretimi konusunda ilginc olan ozelliklerinden biri de dunyada ilk kez gel-git enerjisini kullanarak elektrik ureten ulke olmasi.. Yani petrolumuz var nasilsa diyip ustune yatmiyor adamlar.. Elektrik uretimlerinin cogunu su ve ruzgar enerjisini kullanip beleje getiriyorlar.. Son derece akillica.. Sadece petrol degil ayni zamanda dogal acisindan da zengin olan Kuzey Denizi Norvec’in en buyuk sansi olmus..
Bergen’e vardigimizda aksam saat 8 olmustu ama muhtesem gunes, Bergen’i daha renkli, denizi daha piril piril hale getiriyordu. Hemen turist danismaya gidip kampimiza nasil gidecegimizi ogrenmeye gittik ama icerisi resmen ana baba gunuydu.. Heralde bir 15 dakika sonra ben daha cok bekleyecegimizi dusunup orada hediyelik esya satan kiza nasil gidecegimizi sordum, saolsun anlatti. Norvecliler hakkinda hep cok soguk, yabancilarla kolay kolay kaynasmayan insanlar olarak okumustum ve duymustum gitmeden once ama aslinda birsey sordugunuz zaman hepsi ne biliyorlarsa anlatiyorlar, bence soylendigi kadar ketum degiller. Neyse binbir bela ile dogru otobuse binip bir aktarma ile kampimiza vardik. Kamp yeri sehrin kuzeyinde, hatta uzak bile denebilecek bir yerdeydi. Ayrica son derece kotuydu bence. Yerler camur icindeydi. Fransa’dan cadirda kalmak icin gelen bir otobus insan.. Tuvaletler kalabalik, mutfak kullanilmaz halde falandi.. Neyse hemen cadirlari kurduk.. Ocagimizi cikarip patates yemegi ile ton balikli makarna yaptik. Saat de epey gec olmustu. Cadirin yaninda yapilan disarida sogukta yenen yemeklerin lezzeti de epey guzel oluyor bu arada.. Sonra uyuduk ve gene yagmurlu bir gune uyandik..
Norvec 5. gun: Bergen - Oslo
Hemen cadirlari toplayip kahvaltidan sonra sehre geri donduk. Sehir kucuk, en guzel yuruyerek gezmek.. Oncelikle limanda yer alan Bryggen adi verilen 1700 yillarda yapilmis kucucuk mahalleyi gezdik. Evler oylesine yamuk yumuk ki sanki heran yikilabilir gibi duruyorlardi. Daracik caddeler, ahsapla kaplanmis yollar. Insan surekli o zamanlarda yasami hayal ediyor gezerken..
Bergen’de bizim gezdigimiz diger iki yer de 1990li yillara kadar hala kale amacli olarak kullanilan sonradan halka acilan sehrin kalesi ve merkeze biraz uzak olan Fantoft Ahsap Kilisesi oldu.. Orjinal adi bunlari “Stave Church”.. Sanki uzakdogudan etkilenilmis yapilirken.. Diger bir ozelligi de kilisenin tamamen ahsaptan yapilmis olmasi. Icleri oldukca sade ve kucuk ama dislari da oldukca gorkemli. Hicbir boya kullanilmamis tamamen ahsabin kendi recinesinin tutsulenmis hali ile bu renge getirilmis. Aslinda bu bizim gordugumuz orjinal Fantoft kilisesi degil. Cunku orjinali cok badireler atlattiktan sonra 1993 yilinda black metal solistlerinden biri tarafindan atese verilmis (mahkemesinde juri sucsuz buldugu halde hakimler suclu olduguna kanaat getirmisler). Isvec ve Norvec’te bu tur olaylar sik sik yasaniyormus aslidna esim de anlatmisti bana. Tamamen protesto amacli kamuya ait binalara, onemli yerlere zarar veriyormus insanlar.. Yazik gercekten 1000 yillik bir yapiya boyle haince zarar vermek niye anlamiyor insan. Yangindan sonra orjinalina sadik kalinarak yeniden insa edilmis ayni yerde.
Bergen’de gecirdigimiz guzel dakikalardan biri de Deli De Luca adli pastanemsi yerdi.. Cok hos pastalari, bizim pideye benzer kapali hamur isleri var.. Norvec’in her yerinde kolaylikla bulabilirsiniz bu zincirin parcalarini.. Tavsiye ederim, ugrayin.. Starbucks’in icecek degil de daha cok yiyecek cesitlemelerinin bulundugu bir dukkandi..
Bergen’de gece 11e kadar vakit gecirdikten sonra bizi Oslo’ya goturecek olan otobusumuze bindik. Bota gore oldukca ucuz olan otobus cok rahatti ama yolculuk o kadar rahat olmadi. Malum Norvec daglik bolge.. Surekli tunellerin icinde kivrila kivrila gidiyorsunuz yolda. Saat gece 3’e kadar uyuyamadim. Zaten bir ara midem de bulandi yoldan. Surekli gaz fren falan.. Sonra uyumusum, gece bir ara gozumu actigimda yol yoktu J tarlamsi bir yerlerden geciyorduk.. Bayagi macerali oldu yani bu otobus yolculugu.. Sabah yedide oslodaydik.. Saat bes gibi ucagimiz oldugu icin merkez istasyonda bir fincan kahve esliginde hizli bir kahvalti ile gune basladik. Havanin guzel ve yagissiz olmasi bizi ock mutlu etti. Zira son gunde olsa islanmayacaktik. Oslo’nun en meshur turistik etkinliklerinden biri olan Vigeland Park’a dogru yola koyulduk. Burasi Gustav Vigeland adli heykeltrasin omrunun 40 yilini harcadigi, tum detaylari ile kendisinin ilgilendigi heykel parki.. Vigeland’in neredeyse tum eserleri de parkin cesitli yerlerinde gorebiliyorsunuz. Toplam 212 tane heykel var parkta. Butun insani duygulari heykellerinde gormek mumkun. Her ne kadar bazi heykellerde “nefret mi yoksa ask mi?” diye kendinize sorsaniz da bence duygusal acidan oldukca yuklu heykellerdi. Hepsini tek tek incelemek, hepsiyle teker teker ilgilenmek istiyorsunuz..
Asagidaki Vigeland parki fotograflari flickr.com'dan..
Buradan sonra da kendimizi gene Bygdy yarimadasina attik. Bu sefer hedefimiz Norvec’in halk muzesi idi. Burasi 1894 yilinda Norvec’in cesitli yerlerinden getirilmis 155 ev ve bina ile kurulmus bir acik hava muzesi. Daha once bahsetmistim Belcika’da da boyle bir yer oldugundan.. Ona cok benziyor.. Muzenin en onemli ozelligi ise ilk acik hava muzesi olmasi..
Boylece Norvec gezimizin sonuna gelmis oluyorum.. Epey uzun postlarda anlattim, ama hepsini paylasmak hepsini size aktarmak istedim.. Umarim sizin icin de eglenceli yazilar olmuslardir..
12 yorum:
çok çok güzeldi, çok teşekkürler. seneler önce göremediğim Bergen'i görmüş kadar oldum...
sevgiler
gorki
acil gidis plani yapmak lazim, ohhh
Sevgili Evren,
Çok teşekkürler bizi de yanında götürdüğün için. Ellerin dert görmesin. Yıllar önce Bergen'e gittiğimizde arkadaşımla bir pizzacıya girmiştik. Sahibi Türk'tü ve bizden hesap almamış, hatta Bergen'e neden gelmiş olduğumuzu bir türlü anlamamıştı. Ne işimiz varmış orada, başka gidecek yer mi yokmuş? Böyle demişti...
cok sevindim gezicini, sadece bergeni gormek icin degmez onca yol belki ama gitmisken gorulmesi gereken hatta oslodan daha cok gorulmesi gereken bir sehir bence..
suheylacim, mumkunse sicak bir havada plan yapin sanirim temmuz en sicak ayiymis norvecin.
tijencim ılgincmis anlattigin olay. ama tek basina bergeni gormek icin de turkiyeden gitmeye degmez diye dusunmustur belki. bir de hem pahali hem havasi bozuk.. burdaki arkadaslar da bize niye norvece gittiniz diye sordular :)
Sevgili Evren
Buralarin gercekten varolan yerler olduguna emin misin o kadar guzel ve gercekdisi ki. Aslinda bir gun bizim planlarimizda da oralara gitmek var hatta orada yasayan dostlarimin omasi bu olasiligi guclendiriyor. Dur bakalim su iki ufaklik biraz daha buyusunde bu posttan sonra daha da bir gidesim geldi. Sevgiler
Nukhetcim bence tanidik birileri varsa ozellikle, kesinlikle gidin. hic pisman olmayacaksiniz bence. dogasina asik oluyor insan..
Sevgili Evren'ciğim,
Bende resimlere bakıp yazdıklarını okuyarak adeta oraları gezip görmüş gibi oldum.Çoook teşekkür ederim canım.Norveç'i görmedim çok da görmek isterim doğrusu.Belki inanmayacaksın hatta akşam nerden aklıma geldiyse Norveç'le ilgili küçük bir araştırmam bile oldu.)Demekki senin sayfana gelip Norveç'e kadar gitmiş olmam yatıyormuş.))Gönülden teşekkürler canım.
Kandiliniz kutlu olsun.
Sevgilerimle.
acik hava müzelerini ben de cok seviyourm ,en son sanirim Stockholm de bir tanesine gitmistim.Zaman icinde kisa bir yolculuk arada iyi geliyor insana :D
slmlar
TD
Sevgili Evren
Bergen hep merak ettigim bir sehirdi. Sayende az da olsa tanima firsati bulabildim. Insallah birgun gitmek nasip olur :)
Evren hn merhaba,
size maille ulaşmam mümkünmü acaba sormak istediğim bişeyler var norveç ile ilgil ?teşekkürler.
sinem
universehoney@yahoo.com dan ulasabilirsiniz..
Çok güzeldi. paylaştığınız için teşekkürler. Vize konusunu nasıl hallettiniz? Toplam maliyeti ne oldu?
Yorum Gönder