Çarşamba, Ağustos 22, 2007

Fiyortlarda bir gun..

NORVEC 3. GUN: FLAM – GUDVANGEN

Sabah kalkip "gene" yagmurun altinda yanimizda tasidiklarimizla guzel bir kahvalti yaptik. Suyumuzu kaynattik, termoslarimizi doldurduk. Bugun botla Norvec’in en guzel fiyortlarindan biri olan Sogne fiyordunun iki kolu olan Aurlandfjord ve Naeroyfjord'dan gecip Gudvangen’e gidecegimiz gundu. Ayrica UNESCO tarafindan dunya mirasi kabul edilen yerlerden birisiymis bu fiyort. Botta sicak birseyler icmek guzel olur diye dusunduk. Limana geldigimizde firtina basladi. Acayip ruzgar, acayip soguk, acayip yagmur.. Once turist kaynayan turist danismadan bot biletlerimizi alip acele ile teknemize yetistik. Bizim deniz otobuslerinin biraz daha kucugu idi bindigimiz. Ama guzel olan tarafi disari cikabiliyorsunuz.. Elimize termos bardaklarimizda kahvelerimizi alip, sikica giyinip biz de guverteye ciktik, bu bulunmaz dogal guzellikleri izledik. Yaklasik 1 saat 40 dakika suren yolculuktan sonra Gudvangen’a geldik. Bu yol boyunca birbirine uzak konumlanmis yerleskeler de gorduk. Tek ulasimin denizden yapildigi bu yerlerden yola cikan Vikinglerin neden o kadar uzun yol katettiklerini anlamamak mumkun degil. Her yer cok sarp, ekilecek dikilecek alan yok. Hatta okudugum turist rehberlerinden birine gore, bu bolgede yer alan iki evlik bir bolge varmis. Adi Steigen.. Yani norvecce merdivenler demek. Bu iki eve 300 m yukseklikte insa edilmis. Yani deniz seviyesinden oldukca yuksek.. Vergi memurlarinin geldigini goren ev sahipleri kiyiya uzattiklari merdivenleri hemen evden cekerlermis. Cok sarp oldugu icin de eve giden kayaliklar, memurler evlere cikamazmis. Onlar da vergi vermezlermis.. O yuzden de yorenin adi Steigen kalmis.. Daha oncesinde bu cevredeki yerlesim birimlerine yol falan gelmezken, herkes botuyla sandaliyla istedigi yere gidermis. Tabi en buyuk sorunlardan biri de cocuklarin okula gitmesiymis. Simdi bu cevredeki minik yerlesim yerlerinde yil boyunca yasayan birilerini bulmak oldukca zor. Sadece yol gelen, okulu, kilisesi olan yerlerde surekli yerlesim mevcut.. Bu arada soylemeyi unutmadan hemen belirteyim. Flam ile Gudvangen arasinda iki fjord mevcut, bunlardan ilki Aurlandfjord.. Digeri de telaffuzu zor olan Naeroyfjord.. Avrupadaki en dar fiyort da bu ikincisi.. O yuzden tekneler burada ilerlerken hizlari oldukca dusuk oluyor.. Aslinda hava guzel olsa yapilabilecek guzel seylerden biri de bu fiyortta kanoya binmek. Cunku buranin ev sahipligi yaptigi foklari ve liman yunuslarini gormenin en guzel yolu bence bu..
Gudvangen’a vardigimizda hemen sirtimizdaki esyalardan kurtulup minicik kasabaya sonra gelmeye karar verdik. Bir onceki gun cok yoruldugumuz icin bugunun temasi tamamen dinlenme ve eglenmeye yonelikti. Yola cikmadan once bugun icin de yuruyus planlamistik ama bu yorgunlugun ustune daha fazla eklemeyelim diye vazgectik. En yakindaki kamp yerine yuruduk. Vardigimizda hala deli gibi yagmur yagdigi icin yerler cok islakti. Kamp yeri (Gudvangen camping) cok guzeldi ama.. Karsisindaki daglardan en az 10 yerden selaleler kampin yanindaki nehirle birlesiyordu.. Etkileyici.. Neyse kisa bir arayistan sonra bu aksam cadir kurmamaya karar verdik. Yerler islak, yagmur yagiyor.. Ayni kamp yerindeki norveclilerin tatillerinde oldukca sik tercih ettigi konaklama bicimi olan “kabin” adi verilen kucucuk icinde tuvalet ve mutfagi olmayan konaklama odalarindan birini tercih ettik. Dort

kisinin ranzalarda kalabilecegi hos sirin bir yerdi. Icinde elektirikli ocak, kalorifer, gerekli mutfak ekipmani, dort kisilik masa, bir tane sofa ve 4 tane rahat sandalyesi vardi.. Tabi iki gece zor sartlarda cadirda kalmis bizler icin bu ufak bir saraydan farksizdi.. Sicak ve kapali olmasi yeterliydi zaten bizim icin. Esyalarimi yerlestirdik. Bir seyler atistirdik, sicak cay ictik.. Isindik, sohbet ettik.. ve limana geri donduk.

(araba da yoldan gecerken tesadufen fotografa girmis, daglarin ne buyuk oldugu ondan dolayi anlasiliyor sanirim)

(gudvangen'da kaldigimiz kabinler)

Once cevrede gezinip, deniz kenarinda zaman gecirdik. Bu arada kucuk bir fok bizimle tanismak istedi. Bizim bulundugumuz yerin yakinlarinda gezinip arada kafasini bize gosterdi. Fotograflamaya calistik ama pek sevecen cikmadi poz verme konusunda J Bu arada hemen limanin 10 m gerisinde yer alan Fjortell otel de dikkatimizi cekti. Yesil cati olan bu otel minicik bir bina zaten. Her odanin gokyuzune acilan bir penceresi var. Icerisi ise Viking tarzi mobilya ile dosenmis. Oldukca orjinal ve ilgincti..

Limandaki benzinligin icinde yer alan markete ugrayip gerekli eksiklerimizi tamamladik. Ayrica bir de Norvec’in cilek, bogurtlen, yaban mersini, frenk uzumu gibi “berry” leri unlu oldugu icin yaban mersini receli aldik. Gercekten cok guzel. Aslinda cam kavanozu tasiyalim mi almasak mi diye dusunduk ama bence almakla cok iyi bir karar vermisiz. Hatta gelirken yanimiza bir de ahududu receli aldik ama onu henuz denemedim. Zaten gezdigimiz yerlerde de hemen yol kenarlarinda cesitli meyvelere raslamak mumkundu. Dalindan koparip cilek, yaban mersini ve ahududu yedim. Norvec’in bu konuda unlu olmasinin sebesi ise Norvecin bati kiyilarindan gecen Gulf Stream sicak su akintisi.. Bir de yaz gecelerinin oldukca kisa olmasi.. Boylece uzun sure gun isigindan yararlanan meyveler daha tatlimsi ve daha buyuk oluyorlar. Zaten Bergen sehrinde balik marketinden aldigimiz ahududularin buyuklugu beni oldukca sasirtti. Marketten recelin yanisira denemek icin bir de gene buraya ozgu keci sutunden yapilmis kahverengi peynirinden ve baliktan yapilmis “balik kek” lerinden aldik. Keci sutunden yapilan karamelize peynirin bir de inek sutunden yapilmis olan cesidi de var. Biz ikisini de denedik, ikisini de sevdik. Tam peynir gibi degil aslinda, tatlimsi karamelize bir tadi var. Zaten adini da bilmedigimiz icin aramizda cikolatali peynir deyip durduk kendisine. Simdi ogrendigime gore adi “brunost” diye geciyor, kahverengi peynir demek.. Iki cesidi var; birincisi Gudbrandsdal.. bu inek sutunden yapilani..Digeri de geitost; bu da keci sutunden.. Zaten bu yore cok daglik oldugu icin, kecisi ve keci sutu ve peyniri ile meshur.. Laktoz ve mineral acisindan zengin olan kesilmis sutun suyu, sut ve kremanin beraber cok uzun sure pisirilmesi ile birlikte bu ozel peynir icindeki sut sekerinin karamelize olmasi ile tatlimsi tada kavusuyor.


“Balik kek”(fiskekaker) inin tadini sevmekle beraber biraz agir buldum tek basina yenildigi zaman. Kek deyince tatli birsey sanmayin. Tuzlu, baliktan yapilmis balik koftesi gibi birsey.. Ama disi da ici gibi yumusak. Kizartilmis, paketlenmis buzdolaplarinda satiliyor. Aliyorsunuz ve isitip yiyorsunuz.. Ama dedigim gibi belki kup kup dograyip salata icinde daha lezzetli olabilir.

Aksam eve donup yemegimizi yedikten sonra saat sanirim 10 gibi yorgunluga teslim olup uyku tulumlarimizin icine girip yumusak yataklarimizda ranzada uyuduk. Ama bu dinlenme cok iyi geldi.. En azindan kuruduk yeterince.

4 yorum:

pelin dedi ki...

merhabalar evren
bu yazının başındaki ilk fotoğrafa bayıldım böyle bişi olamaz yaa. peynirlerinden de çok canım çekti doğrusu (tadını bilmesem de ...ne kadar oburum değil mi?)bu güzel yazın için teşekkür ederim. sağlıklı ve mutlu günlerde bol bol güzel gezmeler diliyorum sana

Evren Yasa dedi ki...

dun aksam beraber gittigimiz arkadaslarimizla bulusup hem onlarin cektigi hem bizim cektigimiz fotograflara baktik da insan bu kadar guzel ve bakir bir doganin olabilecegine inanamiyor dogrusu.. Zumrut yesili daglar, masmavi deniz.. O evlerden birinde olup bu manzaraya karsi bir fincan kahve icmek bir haftalik tatil gibi gelir insana bence..

limoncicegi dedi ki...

ayy o dedigin varya, hep istedigim birsey... boyle dalgalarin, yagmurun seyredilgi uzun uzun camlarin oldugu bir evde sicak kahve icmek ... off super yapmissiniz supper

Evren Yasa dedi ki...

arada yapmak lazim, kacmak lazim sehrin isiklarindan..