Cuma, Ekim 23, 2009

Kendinize bir guzellik yapin: Portekiz'e gidin.

Portekiz, olaganustu farkli bir ulke.. Avrupa'da gezenler bilir, her yer birbirine benzer.. Aachen, Koln, Ghent, Strasbourg, Amsterdam, Lille falan filan.. Hepsi ayni temel ustune kurulmus benzer sehir yapilarina sahiptir ve mimari acidan da bircok ortak ozellikleri vardir.. Iste bu benzerlikler yuzunden, insan bir zaman sonra artik sehir gezisi yapmayalim diyebiliyor. Biz coktan dedik. Gittigimiz sehirde illa farkli bir etkinlik, farkli bir guzellik ariyoruz. Yoksa sirf sehir merkezini gezmek icin artik uzun mesafe yol gitmiyoruz.. Cunku artik hepsi birbirinin ayni bizim icin.. Ama Portekiz bambaskaydi.. Ozellikle insanlarini cok sevdik, mutlaka bahsetmeliyim. Avrupa'da (batida yani) siz yardim istemediginiz surece kimse isguzarlik edip, "yardima ihtiyaciniz var mi, yardim edeyim mi?" gibi cumlelerde bulunmaz. Portekiz'de o kadar cok kere yasadik ki bunu genelleyebilirim. Disaridan yardima ihtiyaciniz varmis gibi duruyorsaniz, mutlaka birisi gelip "yardim edebilir miyim?" diyor.. Mesela metro bileti almak icin otomatin basinda bekleyip anlamaya calisiyorsaniz, ya da haritayi sermis ne yone gitmeniz gerektigini anlamaya calisirken, mutlaka birisi sizi farkediyor.. Benim cok hosuma gitti bu. Hem de inanilmaz guleryuzlu, tatli insanlar.. Adam kaziklamaya da calismiyorlar.. Sevdim ben sicak ulkenin sicak insanlarini..

Portekiz'e Faro'dan giris yaptik. Ryanair ile uctugumuz icin, en makul gun, saat ve yer kombinasyonu o sekilde oldu. Faro merkezde cok vakit gecirmedik cunku Lizbon'a giden otobus hemen kalkiyordu sansimiza. Lizbon- Faro arasi yaklasik4 saat suruyor, bir kismi otobandan bir kismi tali yollardan.. Otobuslerle hemen hemen her yere gidebilirsiniz, Turkiye gibi.. Bircok otobus sirketi var. Biz genelde su sirketle yolculuk ettik ve memnun kaldik. Bu arada cogu yerde Ingilizce bilen olmuyor kucuk kasabamsi yerlerde. Biraz portekizce ogrenmekte fayda olabilir gitmeden :) Faro-Lizbon arasini gunduz gittik ve cevreyi izledik. Ulkenin guneyinde bizim Akdeniz iklimini andiran, pek yesil olmayan columsu bir bitki ortusu var. Daha cok sari renkler hakim..

Lizbon cok buyuk bir sehir. Dag tas bina denilecek cinsten.. Portekiz ayrica engebeli bir ulke, Hollanda gibi Belcika gibi duz degil.. O da ayri bir guzellik katiyor sehirlere.. Lizbon Portekiz'in baskenti ve yaklasik 3 milyon nufusa sahip. Portekiz sehirlerini ilginc yapan baska bir ozellik de Endulus hakimiyeti altinda uzun sure yasamis olmalari. Arap kulturunden etkileri gormek her yerde mumkun. 711 yilinda Araplarin eline geciyor Lizbon mesela ve bu donemden sonra gelismeye, sehirlesmeye basliyor. Zaten Endulus doneminden once bir krallik falan yok Portekiz'de. Araplari Avrupa'dan kovma sevdasi ile basliyor Portekiz Kralligi.. Neyse cok fazla detaylara girip tarih sevmeyenleri bezdirmeyeyim :)


Lizbon'da gorulecek en onemli yerlerden biri kalesi tabi ki.. yuruyerek de cikmak mumkun ama oldukca dik bir yokusu tirmanmaniz gerekiyor. Ayrica kalenin Araplar tarafindan insa edildigini de belirteyim. Zaten cogu kale Araplarin eseri Portekiz'de.. Onun disinda, Lizbon merkez cok guzel, sokaklarinda gezmek oldukca eglenceli. Her an karsiniza bambaska bir dunya cikabiliyor. Tabi tehlikeli caddeleri var, geceleri tek basina dolasmak cok tekin olmayan yerler de mevcut.. Bunlari bilip ona gore gezmekte fayda var. Sehirde dikey asansorler ve tramwaylar var. Cok engebeli oldugu icin insana San Fransisco'daymis gibi bir his veriyor. Tramwaylara atlayip sehri gezmek cok guzel.. Hem de yorulmadan sehir gezmenin bir yolu. Gunluk sinirsiz ulasim karti 4.20 euro idi, diger Avrupa ulkelerine gore hem ucuz hem de ulasim cok kolay, haritalar falan cok kullanisli. Otobus, tramway, metro aktarmalarini anlamak cok cok kolay.. Bu arada karsiniza surekli kocaman, genis meydanlar cikiyor sehirde yururken, bunu da cok sevdim ben. Lizbon'u bence bir gunde gezmek mumkun. Biz hatta kalan zamanda Belem'e gittik. Tramway ile yaklasik 20-25 dakika suruyor. Ama cok hos, kendine has kucuk bir yerlesim Belem.. Mutlaka Pasteis de Belem pastanesine ugrayip, bu guzel minik pastaciklardan kendinize ismarlayin, yalniz biraz kalabalik oluyor. Oldukca unlu ve eski bir yermis burasi biz de tavsiye ustune gittik zaten. Onu her zaman dolu ve kuyrukta beklemeden bunlarin tadina bakmak mumkun degil. Sicak servis ediliyor, ve hamuru ile baska yerlerde satilanlardan ayriliyor. Yoksa Portekiz'de bunlardan her yerde bulabilirsini.. Pasteis de Nata da cok benziyor burada satilana ama onun hamuru milfoy gibi.. Bu daha ince ve citir katmanlara sahip, ben begendim ama onunde 1 saat kuyrukta beklemeye de degmez belirteyim :)



Belem de gorulmesi gereken iki onemli eser var: biri Belem kulesi (savunma amaciyla yapilmis Manuelin mimari yapisina-ki bu da sadece Portekiz'e has bir akim- sahip, Portekizli kasif Vasco de Gama anisina yapilmis, UNESCO dunya mirasi listesinde) ve Jeronimos manastiri var. Manuelin mimarisinin en etkileyici orneklerinden biri. Kilisenin disinda mutlaka manastira da girin, cok sakin ve hos bir havasi vardi.


Lizbon'daki ikinci gunumuzde de Sintra'ya gittik trenle. Bu da yaklasik 30 dakika suren bir yolculuktu. Sintra merkeze kadar gidiyor tren. Kucucuk ama cok tatli bir kasaba Sintra. Biz gittigimizde maalesef hava cok guzel degildi, ve deli gibi sis vardi. bir metre bile degildi gorus mesafesi zaman zaman. Normalde cok hos manzarasi olan, tepelik bir alan. Bize kismet olmadi ama o halini bile gormek guzeldi. Baslica gorulmesi gereken yerler: sehir merkezindeki Sintra sehir sarayi, Pena sarayi ve Endulus kalesi.. Belediye binasi da gormeye alisik olduklarimizdan farkliydi. Hatta pazartesi sabahi bando takimiyla yapilan torene denk geldik biz. Pena sarayi inanilmaz etkileyici ve buyuktu. Biz hata edip saraya ve kaleye kadar yuruduk. Ama dusundugumuzden cok daha uzundu yol ve hemen hepsi tirmanis seklinde gecti. Gerci yesillikler icinde sislerin arasinda hos bir yuruyus oldu ama daha kolayi var: ring yapan otobusle ulasim elbette cok daha cabuk ve rahat :) Mutlaka Pena sarayini gorun derim ben. Endulus Kalesi de cok ilgincti, bence gorulmeli. Zaten Pena ile ikisi birbirine cok yakin. Bunun disinda sehirdeki kucuk dukkanlardan alisveris yapip, etrafi dolasabilirsiniz..


Lizbon'dan sonraki duragimiz Leiria sehriydi.. Aslinda turistik olarak cok ilginc olmayan kucuk bir sehir Leiria. Ama benim konferansim orada oldugu icin, bes gun orada kaldik ve lokal restoranlarda cok hos Portekiz mutfagini tanima sansimiz oldu. Ama pek fotograf cekmedim yemekler esnasinda.


Son duragimiz Porto idi. Iste benim en cok sevdigim yer de burasi oldu. Zaten sehir merkezindeki ilk intiba cok onemli benim icin. Kendimi zamanda yolculuk etmisim gibi hissetmeme sebep oldugu icin cok etkilendim. Porto'nun en onemli ozelligi Porto sarabi. Zaten butun sehir de bunun ustune kurulu. Ortasindan gecen bir nehir, bir kenarinda eski sehir, diger kenarinda uzumu sarap haline getiren yerler, mahzenler.. Nehir basli baslina yeter zaten bir sehre ruh vermek icin ama sehrin iki yakasini birlestiren kopruleri, tarihi sandallari, dik kiyilari, Ekim ayinda bile 30 derecelik sicagi ile bambaska guzeldi benim icin. Porto'nun sehir merkezini karis karis arsinladik biz.. Her sokagina girdik, merdivenlerinden sehrin tepelerinden nehir kiyisina indik, okyanus ruzgarini yedik, koprulerinin ustunden sehri seyrettik..


Kesinlikle yeniden gidilecek, sehre doyulmadan gelinmeyecek..



8 yorum:

pembecikolata dedi ki...

Böyle içten, akıcı bir dille yazılan gezi yazılarına bayılıyorum...Çok Çok teşekkürler...

handan dedi ki...

Öyle güzel okudumki. Sanki bende gezmiş gibi oldum. Resimler çok güzel.Deniz kenarındaki kuleye bayıldım.Harika bir görüntü . Ellerine ve ayaklarına sağlık.Teşekkürler.

Adsız dedi ki...

pasteis de belem'i bir saat beklemeye değer bulduğumu söylemek istiyorum..

ozlem dedi ki...

en guzel bizim ulkemiz...
Canim Turkiye'm

Evren Yasa dedi ki...

Ozlem,

Ben ulkenizi terkedin, baska diyarlara mi gocedin dedim? Bu ne acayip bir anlayistir, ben anlayamiyorum.

Cok ilginc gercekten de.. Soyleyecek cok soz var da tartismaya degmeyecek..

Unknown dedi ki...

Belem de , paket almak isteyenler sıraya giriyor ama iceride oturmak isteyen iceri gidip bos masa bulursa hemen oturabiliyor. Kapıdaki kuyruga aldanmayın, icerisi kapıdan bakınca kucuk gozukebilir ama kasanın arka tarafından bir koridordan 2 ayrı salona daha geciliyor. Muhtemelen iceride 150 kisi civarı insan oturuyordu ve tum masalar doluylu.
Ozet olarak belem tatlısı cok güzel ama limonata istemeyin :)

abyss dedi ki...

Verdiğiniz bilgiler gerçekten çok faydalı oldu. Konferans için Leiria'ya gitmem gerekiyor. Lizbon'dan Leiria'ya ulaşım konusunda yardımcı olur musunuz? Tren mi yoksa otobüs mü daha kolay ve ucuz olur?

Selma dedi ki...

Portekiz yolculuğuna hazırlanırken yazınız çok yol gösterici oldu elinize sağlık